DİĞER
“Taşrayı anlamak ve anlatmak için hep aynı formülü uygulamak ne kadar özgün ve yaratıcı? Bu yıl Altın Portakal’da yarışan ve Boğaziçi Film Festivali’nde gösterilen iki film, Kar ve Ayı ile Karanlık Gece üzerinden bu soruya cevap arayalım…”
K24'te Haziran ayının son vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Sürrealizme feminizmi getiren Leonora Carrington'ın metinlerinden Lewis Caroll ile André Breton'a ve sürrealizmin en temel sorusuna bir yolculuk: "Kimim ben?"
"Sinemacılığı kendi kendine öğrenen Kim Ki-duk, üzerinde en fazla tartışılan Koreli yönetmenlerdendir. Kendini hep mukayese edildiği ve bir kısmını fazlaca entelektüel bulduğu meslektaşlarından ayrı tuttu. Filmlerinin konusu zaman zaman rahatsız edici bulundu, kadına ve kadın-erkek ilişkisine bakışı, şiddetten kaçınmayışı yüzünden eleştirildi, ama tekniği nedeniyle de övgü aldı."
Kurmançça, Zazaca ve Soranice sinema dergisi Temaşe yayın hayatına atıldı. Dergi ekibi, ilk sayı üzerine sorduğumuz soruları kolektif olarak cevapladı...
“20. yüzyılın başlarında sinemayı da fetheden Frankenstein’in canavarıyla Kont Drakula, birbirini tamamlayan bu iki figür (işçi ve sermaye), cazibesini yitireli epey oluyor. Tüketim toplumunun yükselişiyle birlikte yıldızı parlayan zombiler, neoliberal çağımızın korkularını daha iyi özetleyen canavarlar artık.”
"Fellini’nin aşırılığa hatta groteske olan düşkünlüğü, filmlerini özgün ve benzersiz kılan özelliğidir aynı zamanda. Sinemaya adım atmadan önce mizah dergileri için karikatürler çizen Fellini’nin sinematik evreni gülünç, abartılı, karikatürü andıran karakterlerle dolup taşar."
Parazitlerin sızacağı evin Namgoong Hyeonja isimli ünlü bir mimar tarafından tasarlandığı hususi olarak belirtiliyor ama aslında, bu ev ürün tasarımcısı Lee Ha Jun ile yönetmen Bong Joon-ho arasındaki görüşmeler sonucu film için tasarlamış. Çünkü “bu filmin kendi evreni”ni yaratmayı planlamışlar.
Biz, 80’lerin niçin özlenecek bir tarafı olmadığını, kimin zalim kimin kurban olduğunu hemen ele vermeyen, alegorik bir öyküyle hatırlatıyor
Bitkinin bir korku figürüne dönüşmesine, gotik ve botaniğin iç içe geçmesine şaşmamak gerekir. İnsan ölünce bitkinin besini olur. Doğa, insan türü için ölüm demektir
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.